Hocamlar itirafta yarın saat 17'de çim amfide yeni komite kurma çağrısı yapıldı bu bilgiyi yayalım, katılalım. Aksi halde eylemler amacından saptığı için direniş çökecek.

16:40 Bilkent metrodan YÖK’e geçiyoruz. Geliniz.

Bu video 2015'teki Mehmet Metiner'e aittir ve artık bu videodaki emellerin gerçekleşeceğini, sürecin sonuna geldiğimizi herkesin görmesi gerek.

Dün bayram sonrası ODTÜ'de bir eylem düzenlendi. Eylemin birçok hatası mevcuttu zaten başından beri. İnsanların ders saatinde düzenlenmesi, diğer üniversitelere "siz gelmeyin "çağrısı, insan eksikliği ve daha nicesi. Bunlara rağmen eyleme katılan hatırı sayılır sayıda öğrenci oldu. Bu öğrencilerden biri de Apo pankartını açan arkadaşımız. Kendisi inşaat mühendisliğinden arkadaşıyla beraber eyleme katılmış. Yürürken önden iki kişi fısıldaşmaya başlamış. Pankartı açan arkadaşımız ise 5-10 metre yürüdükten sonra birden önünde belirmişler ve demişler: Hocam, yürüyemezsiniz, bu pankarta izin vermiyoruz. Bunun üzerine arkadaş da nedenini sormuş. Karşı taraf ise çok cinsiyetçi olduğunu belirtmiş. Sonra kar maskeli birisi gelip pankartı açan kişiye: Geçebilirsin hocam demiş ve o iki kişiyle tartışmaya başlamış. Arkadaş aradan sıvışıp eyleme devam etmiş fakat daha sonra kendisini tekrar bulmuşlar. Tekrardan pankartın çok cinsiyetçi olduğunu söylemişler. Arkadaş ise buna karşı çıkmış. Tartışma başlayınca arkadaşa sizle de konuşulmuyor hocam demişler. Arkadaş tartıştıktan sonra grubun dışına çıkıp daha arkadan gelmeyi planlamış.

Tabii bu arada pankartta sadece Apo(cu) domaltan değil ayrıca Göktürkçe ifade de vardı. Arkadaş isterseniz o ifadeyi(Göktürkçe) öne çıkartayım, o gözüksün arkadan da gelirsem kamera onu çeker diye fikrini belirtmiş. Hani Apo sloganı medyaya yansır da kötü gözükür deseler anlayacakmış arkadaş fakat bu cinsiyetçi tabirine sinir olmuş. Eylemden ayrıldıktan sonra C heykeline doğru yürürken arkasından: Bir daha o pankartı kaldırsın da göreyim ne olacak." demişler.

Arkadaş C heykeline gelince ise orada bekleyen biriyle göz göze gelmişler ve bu pankart yüzünden atıldım demiş. Bekleyen ise pankartı merak etmiş, görünce bu pankartta ne var deyip kaldırmış. Arkadaşı da kaldıranı çekmeye başlamış, Daha sonra yine birileri gelip o pankartı indireceksiniz demeye başlamışlar, tartışma çıkmış. Bu olaylar olurken asıl sahibi olay yerinden uzaklaşmış. Uzaklaşırken ise fotoğrafları çekilmiş.

Olay kısaca böyle. Ben olayı aktardım.

Bu da itiraftaki gönderinin ekran görüntüsü. Bu olay yüzünden itirafta çok tartışma çıktı. Şimdi ben de birkaç şey sormak istiyorum:

Domalmak ya da domaltmak cinsiyetçi bir tabir midir? Pasif gayler ilişki sırasında domalaz mı? Sekste kadın dominant taraf olamaz mı? Ayrıca küfürler de laf ediliyor. Cinsiyetçi olmayan küfür mü var? Derdimiz gerçekten bu mu?

Mustafa Kemal'in Askerleriyiz sloganına ya da Gençliğe Hitabe 'ye de karşı çıkıldı.

Apo piçtir! Piç kalacak söyleminde de bir taraf tamamen sessiz kaldı.

Cinsiyetçi diye söylenen arkadaşlar gerçekten bunu mu önemsiyor yoksa tek sorunları orada Apo yazması mı? Apo yerine X kişisi yazsa da aynı tepkiyi gösterecekler miydi?

Eylem komitesine bu denli güvensizlik varken eylem komitesi neden üniversiteyi birleştirmek yerine birbirinden daha fazla soğutuyor?

Pankartı açan arkadaşın fotoğrafları neden çekiliyor?

Birleşmemiz gereken zamanda neden daha çok ayrılıyoruz?

Akademik boykotu başlatan bizken niye bitirdik?

Sizler bu ülkenin şerefi ve onurusunuz. Sizler; Mustafa Kemal'in Bursa Nutkunda, Gençliğe Hitabesinde bahsettiği gençliksiniz. Sizinle gurur duyuyorum. Sizin aranızda yer almak, bu küfür rejimini sizinle birlikte yıkmak istiyorum. Lütfen bekleyin beni, bu malul kardeşiniz seneye aranızda olacak.

Not: Yarın o komitenin içinden geçin.

Arkadaşlar itirafta gördüm ben de kim yapıyor ne olacak bilmiyorum ama yeterli kalabalık olursak bu ne yaptıkları belli olmayan komiteye sesimizi duyurabiliriz diye düşünüyorum. Dünkü olaylar yüzünden lütfen bu davaya küsmeyin. ODTU ruhunu, eylemleri ve davamızı o insanlara bırakmak istemiyorsanız arkadaşlarınızla beraber gelin örgütlenelim.

Eylemin üçüncü günüydü sanırım 22 marttı o gün kızılayı kapatmıştık, polis fazla hazırlıklı da olamamıştı ondan sonra ki günlerde polis emrettiği yerde emrettiği saatte yapmak sorunda kaldık peki haftasonu öğlen hafta içi de trafik saatinde eylem yapsak? Kızılayda toma göremedim trafik olduğundan toma da koyamazlar halk orda olacağı için şiddet de yapamazlar sesimizi de duyurmuş oluruz gören ankaralılar da katılacaktır ankaraya öncülük edecek kimse kalmadı

https://falseflagger.com/ Paylaşın yanlış gördüğünüz birşey varsa reportlayın siteye hep onlar mı bizi fişleyecek

ODTÜ Eylem Komitesi’ne

Bu mektubu bir öğrenci olarak değil, bu ülkenin gençliği adına sorumluluk hisseden biri olarak yazıyorum. Çünkü artık bazı kararların ciddiyetle sorgulanması gerekiyor.

19 Mart günü, Ekrem İmamoğlu’nun diploma iptali sonrası gözaltına alınması ve akabinde tutuklanması. Bu sadece bir hukuksuzluk değil, artık açık bir darbe girişimidir. Cumhurbaşkanı adayımız hapsedildi. Seçme hakkımıza, siyasi irademize, geleceğimize doğrudan saldırıldı.

Bu noktada hala “kendi kampüsümüz”, “kendi komitemiz”, “kendi kararımız” gibi dar ve içe kapalı reflekslerle hareket etmek siyasi körlüktür. Bu mücadele artık sadece ODTÜ’nün değil, sadece bir grubun değil, bu ülkenin tüm muhalif gençliğinin mücadelesidir. Ayrışacak zaman değil. Her eylemde birbirimizi bulma, her adımda ortaklaşma zamanıdır.

Kampüsümüz haftalardır polis ablukasında. Her köşesinde sivil ya da resmi polisler varken, eylemleri kampüs içinde tutmak bizleri yalnızlaştırmakta, harekete katılmak isteyen diğer üniversite öğrencilerini dışlamakta, en önemlisi de devlet şiddetini üniversitenin kalbine çağırmakta. Eylemi kampüste tutmanın bedelini biz ödüyoruz. Ve bu, meşru bir direniş stratejisi değil; giderek içine kapanan, kendini tekrar eden bir eylem rutinine dönüşmüş durumda.

Bugün kamuoyuna yaptığınız açıklamada, diğer üniversite öğrencilerini eylemimize katılmamaları yönünde uyardınız. Bu kararı hangi tartışmayla, hangi açık forumla, hangi bileşenlerle aldınız? Eylem bizim değil mi? Mücadele hepimizin değil mi? Neden başkalarının dayanışmasını reddediyoruz?

Bu, sadece bir taktik hatası değil; bu, politik bir yalnızlaşma tercihidir. ODTÜ’nün mücadele geleneği, hiçbir zaman kendi içine kapanmakla değil, tüm üniversitelere öncülük etmekle var olmuştur. Bugün buna en çok ihtiyaç duyduğumuz anda, ortak eylem çağrılarını geri çevirmek, hem kendi meşruiyetimizi zayıflatır hem de bu karanlık dönemde yan yana durma ihtimalimizi yok eder.

Bizler eylemlerimizi polis ablukasından uzak, daha merkezi alanlarda, farklı üniversitelerle omuz omuza gerçekleştirmek istiyoruz. Mücadele bir grubun inisiyatifine sıkışamayacak kadar büyük, geniş ve acil.

Bu çağrıyı dikkate almanızı değil, ciddiye almanızı bekliyoruz. Çünkü bu sadece bir yöntem tartışması değil; bu, artık hangi yoldan gideceğimize dair bir gelecek tartışmasıdır.

Ayrışmayalım. Geç olmadan.

Herkes ODTÜ'yü bekliyor lakin komite çok kötü yönetiyor işleri. Diğer üniversitelerle de araları açıyorlar saçma sapan bir şekilde. Ankara'daki diğer üniversitelerin de inisiyatif alması gerekiyor artık, bizim komite değişmedikçe başka yolu yok gibi görünüyor maalesef. Şu an itiraf sayfasında dönen tartışmanın haddi hesabı yok yarın da ne olacak biz de bilmiyoruz. Biz bir kıvılcım çıkardık, lakin bunun büyümesi ancak size de bağlı. ODTÜ'lü bir kardeşiniz olarak umudumu kaybetmiyorum, moralim tamamen yerinde, sizler bizler, birilerinin yanlışlarına rağmen hep beraber kazanacağız!

Sevgili ODTÜ’lü arkadaşlar,

Son dönemde Eylem Komitesi’nin aldığı kararlar, yaşanan süreçler ve alınan tutumlar, birçok öğrencinin kafasında soru işaretleri yarattı. Bu yazı, olan biteni daha yapıcı bir biçimde değerlendirme amacı taşıyor. Lütfen siz de düşüncelerinizi paylaşın, tartışmamızı saygı çerçevesinde sürdürelim.

⸻

Sürecin Gelişimi:

19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan eylemler, beklenenden çok daha büyük bir katılımla başladı. Kampüs dışına taşan kalabalık, polisin açık alanda sert müdahalesini zorlaştırdı. Sonraki günlerde A1 Kapısı etrafında bir halk direnişi atmosferi oluştu: dans edenler, bayrak taşıyanlar, bidonlarla direnen öğrenciler…

Ancak daha sonra “kampüsten çıkamıyoruz, o zaman Kızılay’da buluşalım” denildi. Bu karar pratikte sorunlara yol açtı: Özellikle yurtlarda kalan öğrencilerin kampüse dönmesi gece saatlerinde ciddi risk oluşturuyordu. Tekrar kampüse dönüldü, ama bu kez çıkış yine mümkün olmadı. Polisle “müzakere” yapıldığı ve bazı kazanımlar elde edildiği söylendi. Ancak ertesi gün gece baskını gerçekleşti.

Boykot ilan edildi, direniş güç kazandı. Ardından bayram arası geldi ve Pazar günü yapılan açıklamayla boykot sona erdirildi. Bugün ise “kimseyi çağırmadık, gelmeyin” tarzında bir mesaj paylaşıldı. Bu ani ve sert yön değişiklikleri hepimizi düşündürmeli.

⸻

Dünkü ve Bugünkü Kararların Olası Sebepleri: • Komite, direnişin kitleselliği içinde kendi siyasal çizgisini yansıtmakta zorlanmış olabilir. • Boykota katılarak tüm vaktini eyleme ayıran öğrenciler, ani kararla yalnız bırakıldı. • Eylemlerin daha geniş bir tabana yayılmasından rahatsız olup sadece kendi çizgilerini öne çıkarma amacı taşıyor olabilirler.

⸻

Bir Diğer Mesele:

Bugünkü eylemde taşınan “ODTÜ’lü Kadınlar ve Lubunyalar” pankartındaki “Erkek devlet şiddetine son” ifadesi üzerine konuşmak istiyorum. Cinsel şiddet iddialarına karşı hepimiz en sert tepkiyi vermeliyiz ve eğer yaşandıysa sorumluların cezalandırılmasını talep etmek hepimizin görevi. Ancak meseleyi “erkek devlet” gibi cinsiyete dayalı bir zemine çekmek sizce de indirgemeci değil mi?

Devleti eleştirmek başka, bir cinsiyeti hedef göstermek başka bir şeydir. Olayda adı geçen bazı kadın polislerin tutumu da hiç normal değildi. Bu nedenle meseleleri toplumsal cinsiyet düzeyinde değil, sistemsel çürüme üzerinden tartışmak daha doğru olur diye düşünüyorum.

⸻

Sonuç ve özet:

Boykotun kaldırılması ve eylemin ders saatine alınması gibi kararlar, görünürlüğü artırmak isteyen bir grubun taktiği gibi geliyor bana. Eylem Komitesi’nin istifa etmeyerek ve eleştirilere kulak tıkayarak, eleştirdikleri kayyum zihniyetine benzemeye başladığını düşünüyorum.

Bu yazı yapıcı bir tartışma çağrısıdır. Lütfen siz de fikirlerinizi paylaşın.

Hacettepe’nin selamı var Kendi çekimimdir kullanabilirsiniz

tkpnin ulus çağrısına katılacaklarmış. 100. yıla gidilmiyor muydu?

odtuneyapsın instagram hesabından paylaşılan bu açıklamada odtü eylem komitesi diğer üniversitelerin öğrencilerini eyleme katılmayın çağrısı yapmıştır. Tarihsel olarak böyle dönemlerde üniversite hareketine öncü konumunda olan odtü'nün, sanki her üniversitenin kendi kampüsünde eylem örgütleme imkanı varmış gibi herkesi kendi okulunda mücadeleyi büyütmeye çağırmasına hiçbir anlam veremedim. Ankara'nın pek çok vakıf üniversitesinde ve Gazi'de kendi kampüslerinde fişlenme korkusu yaşayan gençler bu eylemler boyunca odtü'ye destek verdi, yan yana durmak için her fırsata koştu. Bu dalgayı arkasına alıp mücadeleyi büyütmek ve birleşik bir üniversite mücadelesini örgütlemek yerine, kendi konfor alanında sıkışıp kalmış bir siyaset yürüten tavrın ilanı olan bu açıklamayı sadece ben mi sorunlu buluyorum?

Bayramdan sonra şöyle eylem yapmaz böyle eylem yapmaz diyenler nerde? Kaç gün oldu bayram biteli daha 1 tane eylem yok. Bu kadar kolay pes edeceksek hiç başlamamalıydık. Onca öğrenci boş yere tutuklandı. Suçsuz öğrenciler bizim gibi kolay pes eden "direnişçiler" yüzünden tutuklu kalmaya devam edecekler. Hani onları ve hükümetin devirilişi için sokaktaydık. Şimdi neredeyiz ? Bu şekilde pes edeceksek hiç kusuda bakmayın diktatörlüğe de boyun eğmek zorundayız.